Translate

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Org. Başbuğ dan ÖNEMLİ uyarı!

Türkiyede 2002 yılından bu yana geçen süre içerisinde,etnik ve itikadi kesimlerin hızlı bir şekilde güç kazanarak TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'nin kuruluş esaslarını tartışır hale getirdikleri bir gerçektir.Özellikle bazı ''cemaatler''bu dönem içerisinde daha yaygın bir güç haline gelmiş, Türkiyede yaşayan ve ''üst kimlik'' adımızın TÜRK olması bile tartışmaya açılmıştır.Bu iki unsur Milli birlik ve beraberliğimizi tehlikeye düşürecek nitelikte gelişmelerdir. 14 nisan 2009 tarihinde(geçtiğimiz salı günü) Genel Kurmay Başkanı Org. Başbuğ'un Harp Akademilerinin kuruluş yıldönümü münasebetiyle yapmış oldugu bir toplantıda, bu iki tehlikeyi kamuoyuyla paylaşmak istemiştir.Özellikle Cumhuriyetimizin temel ilkelerini sarsacak olan birtakım gelişmeleri,kamuoyuna aksettirmek mecburiyetinde kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti,laik ve sosyal bir hukuk devlettir.Ayrıca büyük önder M.K Atatürk Cumhuriyetimizin kuruluşunda Millet tarifini şu şekilde yapmıştır.'' TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURAN TÜRKİYE HALKI ,TÜRK MİLLETİDİR'' demiş ve ayrıcada ''NE MUTLU TÜRK 'ÜM DİYENE'' demek suretiyle Türk kelimesini bu ülkede yaşayan tüm insanlarımızın ''üst kimlik'' adı olarak vurgulamıştır. Bugün nasıl sömürgelerinden dolayı göç edip,Fransaya yerleşen insanlar, çeşitli etnik guruplardan gelmiş olmalarına ragmen Fransız Milleti adını alıyorlar.Bizler ise 1000 yıllık anadolu tarihimizde hala ''TÜRK ÜST KİMLİK'' adını tartışıyoruz, Bu durumda hala bizim üst kimlik tartışmaları yapıyor olmamızda burada bir kasıt olduğu gerçegi ortaya çıkarıyor .Bu Millet adına ne denilirse denilsin,İstiklal harbini hep birlikte vermiştir.Türkiyenin bağımsızlığını elde etmesinde Türkmen'inde, Kürt'ünün de, Laz'ının da, Çerkez'inin de aynı payı ve yere düşen aynı kanı vardır. Bizi bölmek isteyenlere,Türkiyenin üniter yapısını bozmak isteyenlere karşı herkesin şapkasını önüne koyup Org. Başbuğ'un açıklamalarını dikkatle dinlemeleri lazım.

Org.Başbuğ,Etnik ve İtikadi ayrıcalıkların gurupları karşısında TÜRK tarifini yapmak ve Cumhuriyete zarar veren bu kesimlerin gelimesine karşı uyarı yapmak zorunda kalmıştır.

Uyarı! Acilen önlem..

Hükümetin 2009 yılı için öngördüğü %10.4 lük işsizlik oranını geçen hafta % 13.5 olarak revize etmesinden hemen iki gün sonra Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bu rakamı %15 olarak kamuoyuna açıkladı.Bu işsizlik oranı tüm zamanların işsizlik rekorudur.Bu tarihi rekorla bir yıl öncesine göre 1 milyon 59 kişi artarak,3 milyon 650 ye yükseldi.Maalasef bu ürkütücü rakamlar geleceğimizin teminatı olan genç evlatlarımız için ülke adına ciddi bir tehlikedir.Türkiye genç nüfusu ile öğünen ve gençliğini kalkınmanın ana dinamosu görmesi gerekirken,maalesef onları sokağa salan,gelecekleri için umut vermeyen bir anlayış içindedir sebep ne olursa olsun,kriz ne kadar teğet geçerse geçsin.Ülkemizde 0-35 yaş arası (bu yaş dilimi genç kesim olarak kabul edilir) ülke nüfusunun % 70 ne tekabül etmektedir.Yani ülke nüfusumuzun üçte ikisi genç,enerjik ve dinamik bir kesimdir. Bizim genç bir nüfusa sahip olmamız AB ye girmemizede engeldir.Zira bu günkü AB ülkelerinde bu oran tam tersine yaşlı nüfus lehinedir ve Avrupa ülkeleri hızla yaşlanmakta ve gelecekte bu kıtanın adına emekliler kıtası denilecektir. AB nin bize serbest dolaşım izni vermemesi ve AB ye girmememiz için engeller ortaya koymasının altında yatan gerçek genç Türkiyenin bu sefer savaşla değil,genç ve çalışkan insan değeriyle Avrupayı fethetmesinden korkmaktadırlar.Ancak, biz gençlerimize iyi bir eğitim veremezsek,nitelikli birer eleman haline getiremezsek,geleceklerini teminat altına almak için yeterli iş sahaları açamazsak övündüğümüz bu genç nüfusumuzu kısa zaman da yaşlandırarak yaşlı bir nüfus kitlesi haline dönüştürebiliriz.Bu nedenle hükümetin bu işsizliğe kısa zaman da alacağı reform nitelikli önlemlerle çare bulması gerekmektedir.Ekonomik krizler gelir geçer, Türkiye bu krizleri daha öncede yaşadı ve aştı,ancak son günlerde çete olaylarından gasplara,hırsızlıktan cinayetlere kadar yaşanan ve toplum olarak derin üzüntü duyduğumuz bu olayların için de maalesef ağırlıkla gençlerimiz bulunmaktadır.Bir ülke için en büyük yapılacak yatırım insana olan yatırımdır.Bu nedenle hükümetimizin alacağı en acil önlem genlçerin işsizliğine çare oalacak işsizlik önlem paketi olmalıdır

kuzey kıbrısta UBP nin zaferi

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde 19 Nisan,pazar günü yapılan erken genel seçimde Ulsal Birlik Partisi büyük bir zafer elde etti ve 4 yıl önce CTP ye teslim ettiği iktidarı yeniden geri aldı. 161 bin 273 seçmenin % 81.5 nin yüksek katılımıyla gerçekleşen bu seçimde UBP oyların % 44 nü alarak,50 sandalyelik mecliste 26 Milletvekili kazandı ve tek başına hükümet kurma başarısını elde etti.Bir başka deyişle bu zafer Ulusalcıların ve ulusalcıların manevi lideri Rauf Denktaşın zaferi olmuştur.Bu seçim sıradan bir seçim olmaktan öte,Kuzey Kıbrısın varolma veya yokolma seçimi olmuştur. 2004 yılında KKTC nin tasviye edilip,Rum egemenliği altına girmesini öngören Annan planına destek veren Mehmet Ali Talatın CTP sini iktidara getiren Kıbrıs Türk halkı, geçtiğimiz bu 4 yıl içinde oyuna geldiğini anlamış,AB nin verdiği vaatlerin büyük bir yalan olduğunu görmüş ve CTP nin Rumlara taviz veren politikalarını içine sindirememiş,neticede verdiği yetkiyi geri almış ve yerine de Bağımsız KKTC yi savunan Derviş Eroğlunun UBP sini getirmiştir.Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından Kıbrıs sorununu çözmek için hazırlanan "Annan planı" 24 Nisan 2004 te referanduma götürülmüştü, Güney Kıbrıs ile Kuzey Kıbrıs'ın Rum egemenliği altında birleştirilmesini öngören plana KKTC de yaklaşık % 65 evet oyu çıkmıştı,Rum kesiminde ise % 75 hayır oyu çıkmıştı.Bu oylama sonuçları Rumların ırkçılığını ve Türklerle asla beraber yaşamak istememelerinin sonucudur.Bütün bunlara rağmen Talatın Rumlarla görüşmelere ısrarla devam etmesi ve 4 yıl Türklerin lehine bir sonuca ulaşaması bugün tattığı mağlubiyetin ana nedenidir.Bu sonuç Türkiyedede yeniden bu konunun masaya yatırılmasına neden olacaktır kanaatindeyim,şu ana kadar Talat politikasına destek veren AKP hükümetinin Kuzey Kıbrıs konusunda politikalarını ya değiştirmesi yada UBP ye tam destek vermesi gerekmektedir.

Misak-ı Milli Sınırlarımız İçinde Türkiye Bölünmez Bir Bütündür‏

DTP Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın Hakkari de 17 yaşındaki bir gencin polise taş atması sonucu bir polis tarafından dövülmesini bahane ederek yapmış olduğu basın açıklamasında söylediği sözler hepimizin tüylerini diken diken etmiştir.Pervin Buldan açıklamasında," 29 Mart yerel seçimlerinde doğu ve güneydoğuda pek çok ilde yerel yönetimleri kazandıklarını,kazandıkları illerin Kürdistan coğrafyası olduğunu,bu gerçeği Türkiye Cumhuriyetinin kabul etmesi gerektiğini..." bölücü bir uslupla ve tahrik edici bir biçimde ifade etmiştir.Türk halkının ödediği vergilerle Türkiye Büyük Millet Meclisinden maaş alan bu hanım,maalesef şehit kanıyla çizdiğimiz MİSAK-I MİLLİ sınırlarımızı ve Üniter Devlet yapımızı inkar ederek, Kürdistan coğrafyası adı altında bir söylemle haddini aşarak bölücülük suçu işlemiştir.PKK nın siyasi uzantısı ve temsilcisi olan bu ve bunun gibi milletvekilleri kazandıkları illeri Kürdistan ve terör örgütü PKK yı da Kürdistan silahlı kuvvetleri zannetmektedir.Onun kendi coğrafyası zannettiği bu iller Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan Türk İlleridir ve bu ülkenin bir tek silahlı kuvvetleri vardır ve onun adı da TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİDİR.İnsan haklarını PKK hakkı,demokrasiyide bölücülük olarak gören bu bölücüler asla asırlardır,Anadolu coğrafyasında kardeşce ve birlik içinde bizlerle yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi olamazlar.Peki yerel seçimlerde kazandığınız illeri kafanıza göre hayali Kürdistan ilan ettiniz,başta İstanbul olmak üzere pek çok ilimizde yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımıza nasıl bir sınır çizeceksiniz?Bu ülkenin kanunları vardır,derhal uygulamaya geçilmeli ve bu gibi bölücü görüş temsilcileri hakkında dava açılmalıdır.Ayrıca,demokratik hak ve özgürlüklerin de bir sınırı olduğunu Cumhuriyet Savcılarımızın harekete geçerek bu kişilere bildirmesi lazımdır.Hükümetten de beklentimiz, Ergenekon davasına gösterdikleri ilgiyi bölücü terör mensupları ve onların siyasi sözcülerine de göstermeleridir.

ŞEHİDİMMMM

Ulu dağlar yol verin bu cengavere, Yere göğe sığmayan bu demir yüreğe. Sarılmış BAYRAĞINA..sanki düğüne gidiyor, Vakur bir tebessümle,TÜRK ASKERİ GELİYOR!. Olur ya bir çatışmada ölürsem arkamdan yas tutmayın.Bırakın toprağımda rahat içinde yatayım, üzerimden komandomu cıkarmayın..ONLAR BENIM GURURUMDUR.. dediler yola çıkarken Hepsi birer ana kuzusuydu henüz delikanlılık çağında.Düğün dernek kurdular, şehitlik yolunda..Allahım! bu nasıl bir yürektir ki,bedenlerine dar gelmiş VATAN SEVGİSİ..Aldılar ellerine silahlarını,kuşandılar tüfeklerini..O giderken ana kuzusu olan yavrular,vatan aşkıyla büyüdüler, birer ASLAN oldular aniden..Yüreklerini hazrladılar bu yolda can vermeye.Görmedi gözleri, duymadı kulakları ÖNCE VATAN derken..Hiç bir kurşun,hiç bir mayın yakamadı canlarını..onlar VATAN,MİLLET Ateşinin meşaleleri oldular..Her biri için bir yıldız çakıldı gökyüzüne..Vatanını,Milletini,Toprağını korumuş olmanın onuruyla ,şerefiyle Zafer çığlıkları atarak çıktılar yola ebedi istirahatlerine doğru ve cennetin en üst mertebesinde şenliklerle karşılandılar.. İşte o ''aslanlar'' bizim evlatlarımız, bizim kuzularımız,bizim şehitlerimiz di..Onlar bizim TÜRK ASKERİMİZDİ..Ama kimse sanmasınki Türk Askeri şehid oldu..Giderken binlerce Mehmetcik bıraktılar yerlerine.. ŞEHİDİM!! Sen rahat uyu! Kimse senin emanet ettiğin bu toprakları bölemez,pay edemez.Sen anan'a doyamadın, yar'ını saramadın, evladını öpemedin.Senin doyamadığın her an'ın hesabını soracağız ŞEHİDİM..Her bir damla kanının bedelini ödeteceğiz..Sana,Vatana,Millete hainlik eden herkes,bir gün gelecek can vermek için yalvaracak.Biz senın kanınla besledik bu toprağı,kimseye böldürmeyiz.. Senin emanetini şerefimizle taşımaya, böldürmemeye,Şanlı Bayrağımızı indirmemeye,Hainlerin tamamını temizlemeye,bu vatanı sahipsiz bırakmamaya,ecdadımızı unutturmamaya,unutmamaya,
unutturmaya çalışanları affetmemeye,nasıl geçmişimize sahip çıkıyorsak geleceğimizede sahip çıkmaya,bu topragı kahpeler'e,soysuzlara,hain lere mezar olarak bile vermeyacegimize,ALLAH, KURAN,VATAN üzerine yemin ediyoruz... Sen rahat uyu OĞUL! TÜRK MİLLETİ VATAN İÇİN ÖLMEYE HAZIR.Hepimiz ölürüz! Gerekirse kalkar tekrar ölürüz.Gözün arkada kalmasın ŞEHİDİM! .Biz sizi unutmadık, unutmayacağız ,UNUTTURMAYACAĞIZ.. NALAN ERBAŞ

Başbakandan kabineye ''ceza''

Başbakandan kabıneye ''ceza'' Yerel seçim sonuçları, kendisiyle yarıştığını, rakibi olmadığını düşünen AKP için hezimetin habercisi oldu.Başbakan Erdoğan'ın Milletvekillerine ve Bakanlara seçim bölgelerinde belediye başkanlıklarını kazanmaları konusunda verdiği talimatlara karşın,kabinede bulunan 9 Bakan seçimi kaybetti.Bölgelerinde başarı gösteremeyen bu bakanlar için ''ceza gibi'' revizyon kararları alındı. AKP de seçim başarısızlığının nedenleri araştırılmaya başlandı.Sorumluları belirlendikten sonra,acil yapılması gerekenler ön plana alındı.Ak Parti içinde yaşanan panik ve çatırdama sesleri,yeni strateji belirleme çalışmaları Can Yücel'in şu şiirini hatırlattı bana.. İnce uzun bir hayvan çarpıyor, çarpıyor,carpıyordu kendini taşlara.. Canı'mı sıkılıyor?can'mı çekişiyordu? Yok efendim dedi yanımdaki adam.. gömlek değiştiriyor ''yılan''. Biz bu hallerden anlarız dedik az çok, biz de sınıf değiştirmiştik bir zaman..Bazen kendine fazla güvenmek, zihniyetlerin değişmeyeceğini zannetmek, ne kadar hata yapmış olursan ol kimsenin bunu farketmeyeceğini düşünmek, iyiniyetin limitlerini tüketmek, bir zaman sonra tehlikeli durumlara yol açabilir.Tıpkı AKP nin iktidarı ''banko'' sayması ve hiç kaybetmeyeceğini düşünmesi gibi... Türk Milletinin seçim sandığında AKP ye verdiği mesaj doğru adrese gitmiş görünüyor.Her ne kadar Başbakan Erdoğan'ın AKP de düşüş olmadığını söylemesi,sandıktan çıkan gerçeği değiştirmiyor. Kabinede yapılacak revizyon ve seçimdeki başarısızlığın sorumlularını cezalandırma girişimleri, AKP kabinesinde guruplaşmaların başlayacağını ve iç çekişmelerin boyut kazanacağını gösteriyor. Bu sonuçlara göre de, siyasi hiziplerin içte doğabileceği ve Başbakan Erdoğan 'ın eskisi gibi parti gurubuna hakim olamayacağı muhtemel görünüyor.Türkiyenin bu durumda,olası bir erken seçime karşı hazırlıklı ve donanımlı olması gerekiyor..
NALAN ERBAŞ

OBAMA VE SOYKIRIM

ABD Başkanı Barack Obama,24 Nisan Başkanlık açıklamasında, 1915 Ermeni olayları için"soykırım" nitelemesini kullanmadı.Ancak,Barack Obama,1915 Ermeni olayları anma gününde yaptığı açıklamada,"94 yıl önce,20.yüzyılın en büyük katliamlarından biri başladı.Her yıl,Osmanlı imparatorluğunun son günlerinde 1.5 milyon Ermeninin ölüme yürümesini anıyoruz" dedi.Ayrıca soykırım sözcüğü yerine Ermenice büyük felaket anlamında olan "meds yeghern" ifadesini kullandı.Zaten meds yeghern(büyük felaket) Ermenice soykırım ifadesinin karşılığı olarak kullanılmaktadır.Yani Barack Obama seçimler öncesi Amerikada yaşayan diaspora Ermenilerine vermiş olduğu sözünün arkasında durduğunu açıkca ifade etmiştir.Obamanın açıklamasında soykırım sözünü kullanmamış olmasından bir teselli çıkarmak son derecede yalnıştır.Belki soykırım demedi ama Ermeni diasporasının terminolosini ve yorumunu Ermenice paylaştığını ifade etmiştir.Başkan Obamanın Türkiye ziyaretinde yazmış olduğum yazımda Amerikanın Devlet yapısının çok güçlü olduğunu,Amerikanın başına ister Demokratlar,ister Cumhuriyetçiler geçsin,Amerika Başkanı ister siyah,ister beyaz olsun neticede Amerikanın politikalarının asla değişmeyeceğini ve değiştirilemeyeceğini ifade etmiştim.Bugün maalesef Obama Ermeni diyasporasına destek mesajını vermiştir.Biz ise Ermenilere Alican sınır kapısını açma anlaşmasının şartlarını kabul ederken kardeş Azerbaycanla olan ilişkilerimizi bozma noktasına getirmiş bulunmaktayız.Türkiye,artık Ermeni sözde soykırımı konusunda uluslararası tehdit ve şantajların hedefi olmaktan biran önce çıkmalıdır.Hükümetimiz gerekirse Obamanın son açıklamasından sonra Ermeniler ile yapacağımız bu sınır anlaşmasını askıya almalı ve ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmelidir.Biz hala Obama istedi diye Ermenistana sınır kapılarımızı açmaya çalışırsak,bu teslimiyetçi politika ile kardeş Azerbaycanı kesinlikle kaybedeceğiz.O Azerbaycan ki, dünyada Türkiyenin gerçek dostu iki- üç ülkeden biridir.Türk kamuoyu bu yaşananları yakından dikkatle takip etmekte,hükümetten bu konuda kararlı adımlar atmasını ve dik durmasını arzulamaktadır.