Translate

30 Ocak 2009 Cuma

ANNEMMMM!

Gecen hafta doğum günümdü.Hayatın bana sunduğu en güzel armağan olan kızım bana mektup yazmıştı!Hiç bir hediye ve hiç bir maddiyatın satın alamayacağı sevgisini anlatmıştı kendi dilince...Bende siz sevgili ogün okurları ile paylaşmak istedim.. Melek anneme...Canım annem!.Sana doğum gününde hediye almak için o kadar düşündümki! Hiç bir hediye sevgimi anlatmaya yetmedi bende yazmak istedim. Mis kokulu,dünya güzeli annm! Seni o kadar çok seviyorum ki..Sen şu dünyadaki tutunabileceğim tek dalımsın.En değerlim en sevdiğim...Güvenebileceğim tek insan.. Sen farketmedin annem hastalğın süresince nasıl yandığımı..O kadar mücadele ettinkı anlamayayım üzülmeyeyim diye.Bende anladığımı farkettirmedim sana üzülmeyesin diye..Tedaviden geldiğin gün seni arabada gördüğümde o kadar canım acımıştıki seni sacların olmadan gördüğümde..Anlamıştım ama sen bunu tarz olsun dıye özellikle yaptığını söyledin..Mutluluk oyunu oynadık senınle hç konuşmadan..Oysa benim dünya başıma yıkılmıştı.Senin canının acıdığını düşündükçe içimde fırtınalar kopuyordu..Hiç kimse görmedi gizli gizli agladıgım..Her an annemsiz kalabileceğim duygusu.. O kadar acıymışkı annemmm..Dünya başıma yıkıldı derler ya! benim gercekten yıkıldı.. Ben o kadarbüyük enkaz altında kaldımkı.. susmalıydım, senın gıbı dik durmalıydım ikimiz için.. Hayata incecik bir iple tutunduk senınle, ama tutunduk ellerimizi bırakmadık.. Bu dönemde gercekten byümeye başladığımı farkettım.Sana moral vermem gerekiyordu,senin beni hiç bırakmaman için oynamalıydım.Çünkü sen o kadar başarılıydınkı bu konuda..Sen hep mutlu olmalıydın annemm.. Sadece hastalıgın ıçin değil mutluluğu her sekilde hakettiğin için, bizim için, geleceğimiz için... Ama o günleri atlatmaya başladık değilmi annemm?İyi kötü cok gün geçirdik.Kimselere duyurmadan sessizce..Az kaldı annem çok az kaldı.Biz seninle herşeyin üstesinden geliriz.Birbirimizi asla bırakmayacağız.Sen şu hayatta yanıma kalan en güzel ve tek varlıksın melek annem..Senin gözünden akacak bir damla yaşa ÖLÜRÜM ANNEMMM! Yokluğunu hissetmek ölüm gibi...SENSİZ OLMAZ ANNEEEE! Yapamam yaşayamam...Meleğim meleğini bırakıp gıderse onu kim korur?Sen olmadan kim korur senin meleğini? Kim yanında olur?SENİ COK SEVİYORUM ANNECİM.. Bir gün bana demiştinya'' bu hastalıkla sadece senın için mücadele ediyorum'' diye..bende sadece senin için güçlü duruyorum annem.. sen mutlu ol diye çabalıyorum.Senın ıstedıgın evlat olmak için çalışıyorum..Senın yaptıklarınla, başarılarınla,hayatla mücadelenle o kadar gurur duyuyorumki..Bende senin gibi olmak istiyorum annecim..Annem olarak yaptıklarının ötesinde insan olaak yaptıklarınlada gurur duyuyorum..Sana cok borcum var annem..Sen bana nasıl insan olunacagını ,nasıl başarılacağını öğrettin. Sen var ya sen..şu dünyaya geldiğinde beyaz bir gül açmış sanki..Sen herşeyin en mükemmelisin, başta annelerin en mükemmelisin..Ve ne mutlu bana ki BENIM ANNEMSİN! Her an yanımda oldugun için,sıkıntılarımda bıkmadan usanmadan bana destek

aşk!

Sinsi bir hastalık gibidir aşk! Nerede ne zaman yakalar seni bilemezsin.. Aşk hasrettir!. Yanındayken bile özlersin sevgiliyi..En güzel o kokar,en tatlı o güler,en nadide çiçeğin tek meyvesidir o.Bütün hayaller pembedir sevgiliye dair.Dakikalar saat olurda geçmek bilmez zaman..Mesafelerin önemi yoktur ''aşk'' ta.Ne kadar uzak olursan ol,aynı şeyleri düşünür,aynı özlemle burulur yüreğin..Geceleri onun hayaliyle uyursun ,uyandığında ismini fısıldayarak gülümsersin yeni güne. Aşk bakıştır;sözün bittigi yerde başlar. Kelimeler anlatamaz o bakışları konuşulmaz.Deniz gibidir o bakışlar,kaybolursun ıssız bucaksız derinliklerinde..Su gibi akar içine sevgi seli de kana kana içer doyamazsın... Aşk dokunmaktır; hiç bir ten daha yumuşak değildir segilininkinden gayrı..Teri tenine karışsın istersin.Sıcacık sarılırsın ona bütün şevkatinle..Dokunuverdinmi bir kere titrer tüm bedenin sarsılırcasına, savrulursun bir yaprak misali gittiğin yerin neresi olduğunu umursamadan...Her dokunuşu ilk gün gibi yaşarsın..Öylesine çarpar ki yüregin bedenini terk edecek sanırsın.. Her an bir güvercin misali uçup gidecek gibidir, ''korkarsın'' kaybetmekten.Hiç bir şey bu kadar hızlı çarptıramaz yüreğini. Aşk herşeyi gizleyen büyülü bir perde gibidir..Ne duyarsın ne görürsün..Sadece olmasını istediğin pencereden bakarsın herşeye.. Canını en çok aşk yakar..yorar insanı..Bitkin düşersin sevmekten.Aşk masumdur her zaman..Onun için affeder herşeyi.Doğrusu yanlışı yoktur aşkın. Kuralsızca yaşarsın,koskoca dünyada sadece iki kişi varmışcasına.. Gittiğin her yerde, gördüğün herseyde, her anında yanında,yüreğindedir sevgili..Aynı anda iki duyguyu bır yürekte tek aşk barındırır.Hiç bir şey seni bir sevgili kadar üzemez, canını yakamaz, ağlatamaz..Taa ki o büyülü sözü duyana kadar'' seni seviyorum''Sadece sevgili söyleyince anlamlıdır.Sadece sevgili söyleyince anlamlıdır.İşte o an olanı biteni görmez gözün, sadece olmasını dilediğine inanırsın.. AŞKOYUNDUR İKİ KİŞİYLE OYNANAN,SU GİBİDİR AŞK KENDİ YOLUNU BULANSARHOŞLUKTUR AŞK BAŞINI DÖNDÜREN.KOMEDİDİR AŞK ANLAMSIZCA GÜLÜMSETENKAFİYELERİ DENK GETİRİRSE ŞAİR BİLE YAPAR İNSANIAŞK ACITIR ,İNCİTİRYIKILMAZ DEDİĞİN TÜM TABULARI YIKARENGEL TANIMA AŞK BARİKAT KURAMAZSINEYY AŞK!SEN DAHA NELER YAPARSIN?

15 Ocak 2009 Perşembe

Dünyanın utancı..Gazze!!!

Pervasızca saldırıların gözyaşlarına dönüştüğü , acılarıyla başbaşa bırakılmış yorgun şehir... Siyonizm ülküsünün-illetinin , zamanında İngiltere mandası ve işgali , sonrasında Amerika ve Birleşmiş Milletler gibi işgalci zihniyetlerin desteği ile , bir halkın nasıl soykırıma maruz bırakıldığının ve işgalin resmidir Filistin... Yıllardır insanlık , adalet ve hukuk ilkelerinin İsrail tarafından vahşice çiğnendiği Filistin toprakları bugün yeni bir kuşatma ve katliamla yüz yüze. Terörle mücadele adı altında insanlar katlediliyor, bir halkın iradesi , kaynakları , değerleri , soyları , simgeleri vs. yok edilmeye çalışılıyor. Bizler günlerdir Filistinde devam eden bu insanlık dışı saldırılar karşısında tüm Dünya'nın ve özelliklede Dünya'da barışı sağlama , hukukun saygınlığını koruma misyonunu üstlendiği varsayılan "Birleşmiş Milletler'in" içine gömüldüğü utanç ve sessizliğini ibret ve üzüntüyle seyrediyoruz. Bir bebek ağzında emzik yerine kurşun taşıyorsa orası Gazze'dir!. Bebeklerin uykulu gözlerle analarının memelerini ararlarken kor gibi yanan namluları emmeye başladıkları yerin adı Gazze'dir!. Füzeyle vurulmuş yerde yatarken acı ile inlemek yerine şahadet parmağını kaldırıp "Eşhedü en la ilahe illallah" diyen delikanlı varya Gazze o'dur!. Zamanında Hitler'e kötü , soykırımcı diyenler anlayın ki adam ne kadar ileri görüşlüymüş. Biliyormuş İsrailliler'in müslümanların ve Dünya'nın başına nasıl dert olacağını , vicdansızlıklarını , azgınlıklarını... Günlerdir süregelen bu adi katliamı , insanlık dışı soykırımı izledikçe gözümüzün yaşı dinmiyor. Hele ki ; yanlızlıklarına, birbaşınalıklarına rağmen şehri terk etmek yerine tam aksine , "ÖLMEK İÇİN" çoluk-çocuk şehre girmeye çalışmalarına tanık oldukça kendimizi tutamıyoruz. Yazıklar olsun İslam Dünyası'na!!! Hangi vicdanla başlarını secdeye koyuyorlar? Din kardeşlerinin soykırıma maruz kalmalarını kıllarını kıpırdatmadan usulca ve şuursuzca syrediyorlar. Kur'an-ı Kerim'de İsra Suresi'nde der ki ; Biz kitapta israiloğullarına :sizler yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve azgınlık derecesinde bi kibire kapılacaksınız diye bildirdik... Evet azgınlıklarının sn noktası bence İsrailliler'in. Bundan daha vahşi olmaları mümkün değil. İnşallah son azgınlıkları olacak ve ilahi adalet tecelli edecek. Bu kadar acı sahneleri izleyip çaresiz kalmakta o kadar acı ki. Ağlıyor şimdi Gazze! tüm dünya gözlerini kapamış bu şehre , bu insanlık dramına... Göz yaşlarım hiçbirşey yapamamanın üzüntüsü , yavrular ölürken bende ölüyorum insanlığımdan utanarak hemde... herkes susmuş , herkes kulaklarını tıkamış , herkes görmezden geliyor... Türkiye'yi yönetenler! acilen birşeyler yapın ki hem gözümüzde hem gönlümüzde büyüyün. Tüm İslam Alemi'de ibret alsın sizden. Km bilir belkide bu son şansınız olacak... Huzurla ve Barışla kalın...

11 Ocak 2009 Pazar

Son günlerin şarlatanı!!!

SON GUNLERIN ŞARLATANI! Son günlerdeki gündemimiz Hüseyin Uzmez denilen şarlatan! 18 yasından kucuklere''akıl baliğ'' olmadıgı ,kendi iradesini dogru kullanamayacagı düsünüldüğü için oy bıle kullandırılmayan bu ulkede hatta dunyada,14 yasında daha dunyadan bır haber, karsı cınsın , cinsellıgın ne oldugunu bıle bılmeyen,minicik su gıbı bır kız cocuguna cınsel ıstısmarda bulunan, daha oncede ınsan canına kast etmıs bır ınsanın(kaldıkı ben ona ınsan bıle dıyemıyorum)hala televızyonlarda show yapmasını şiddetle kınıyorum.(Hoş ben bu kınıyorum lafınında ne olduğunu anlamış değilim.)Kınayınca bu tür soysuzlar ders almıyor çünkü... Hala da çıkıp insanları yaptığının yanlış olmadığına inandırmaya çalışıyor.O kadar haddini bilmezki kendisini Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile aynı kefeye koyup insanları ikiye bölme provakatörlüğünü bile yapmaktan geri kalmıyor şahsiyetsiz. Adamın genç kızlara düşkünlüğü yeni değil.Şu andaki eşi ile de 15 yaşındayken görüşmeye başlamış.Yani 65 yaşında kocaman adam,herşeyden elini eteğini çekip torunlarıyla oynayacak,kendi dengi bir hanımla mütevazı,tertemiz bir yaşantı süreceği zamanda o ne yapmış?bir sekreteriyle bir başka genç kızlarla gününü gün etmiş.Bu arada da dindarlığn altına saklanmış.Ve biz müslüman türk toplumu olarak bu adamın adını hala geçirebiliyoruz. Dindarlık bu mudur?Allah korkusu bu mudur?Baba olmak,önder olmak bu mudur?Şahsım adına bir müslüman ailenin evladı olarak (kaldı ki müslümanlıktan önce bir insan evladı olarak) içim bulanıyor. Bu olay bütün toplum olarak YARALARIMIZIN KANADIĞININ resmidir. Bu çirkinliklere kim dur diyecek?Kim susturacak bu adamları? Adam hala bunların başına şöhretli olduğu için geldiğini söyleyebilecek kadar utanmaz!Kim seni şöhret yapmış?Hayatn boyunca yaptığın çirkinliklerle gündeme gelmişsin.Hala da bu yaşlı başlı halinle aynı çirkinliklerle gündeme geliyosun. O kadar güzel din adamlarımız var ki bizleri dinimizin,inançlarımızın güzelliğini öğreten huzur veren..Senin gibi dejenere omuş insanlar yüzünden onlarda zan altında kalıyor.Ama bütün insanlar iyiyle kötüyü ayırt edebilecek kadar akıllılar bunu unutma! Hiç düşündün mü o çocuk yarın büyüdüğünde toplumun hangi kesiminde yer alacak?Kendini nasıl savunacak?Kocasının,evlatlarının gözünde ne duruma düşecek?Belki gizli gizli hep ağlayacak,yaşama sevincini kaybedecek.Nasıl kıydın o çirkin emellerine,hislerine yenilip o minicik yavruya...? Annesine söyleyecek hiçbir söz bile bulamıyorum.Analık karşılıksız tek duygudur.Herkes ana olamaz,önce insan olmak lazım.!Sendemi hiç düşünmedin evladını?İnsanlık fakiri aciz ve ahlaksız kadın..! Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin adalet sistemine ve aileye,kadına verdiği öneme güveniyorum ve Allah'ın izniyle adaletin yerini bulacağına inanıyorum. Sevgiyle,İnançla kalın... Nalan ERBAŞ

Ben dersimi aldımm..

Evet;epey oldu bu hastalığı bedenimde ağırlamaya başlayalı.. Daha küçük bir çocukken dualar öğretirdi büyüklerimiz.''Öncesağlık versin''diye başlarlardı.Ben hep içimden daha çok istediğimşeyleri önce söylerdim.Sağlığın ''hayat'' olduğunu neredenbilebilirdimki?..Gençlik işte!..Sağlığı hep aynı kalacak sanıyorinsan.Bana birşey olmazmış gibi geliyor.Sanki hastalıklar hepbaşkaları için var.Kendine yakıştıramıyor insan.Herşeyin başı sağlıkkelimesinin anlamını olduğunda yaşayanlardan biriyim ben. Yaşanmayanın anlayamayacağı kadar uzun,karanlık,acı bir süreç buhastalık.Vücudunun biryerlerinde kötü giden birşey var ve sen müdaheleedemiyorsun,kurtulamıyor,kaçamıyorsun.. Neyi eksik yaptım?Neden benim başıma geldi?diye sorgulamayıbırakalı epey oldu..İsyan bile etmeye başlamıştım bir dönem.8 ameliyatsonrasında tekrar ameliyat olmam gerektiği söylendiğinde çılgınadönmüştüm.Oysa daha 1 hafta önce yeni bir operasyon geçirmiş halaacılarını yaşıyordum.Allah'a isyan etmeye başladım hastaneodasında..Neden beni seçtin?Ben sana ne yaptım?Sana artıkinanmıyorum,hani biz senin çocuklarındık?Kullarındık!..Ne istedinbenden?Minicik bir beden verdin boyunada bedel ödetiyorsun diyebağırmaya,ağlamaya başladım. O sırada hastanede beyin cerrahisi servisinde yatıyordum.Ortopediservisinin odaları yeterli olmadığından,beyin cerrahisindeki birkaçodayı ortopedi hastalarına veriyorlardı.Daha önce serviste odalarıdolaşırken,ortopedi odasında yatan bir hasta dikkatimi çekmişti.Sigaraallerjisi dolayısıyla birçok ameliyat geçirmiş bir polismemuruydu.Doktorları ve hastalığı ciddiye almayıp sigara kullanmayadevam ettiği için kollarını ve bacaklarını kesmişlerdi. Yanında,başında işlemeli yazmasıyla güzel bir hanımduruyordu.Eşiymiş...İki tanede kızları varmış.İkiside üniversitedeokuyor,part time işlerde çalışıyor,hergün de babalarını ziyaretegeliyorlarmış.Ayaküstü diğer bir hasta yakınından öğrendim bunları.. İsyanlarımın doruğa çıktığı,kendimi hastane odasının 6.katındanboşluğa bıraktığımda neler olabileceğini düşündüğüm o saatlerde,isyanetmenin,ağlamanın yorgunluğu ve muhtemelen ilaçların da etkisiyleuyuyakalmışım. Tam o sırada odamın kapısının ''çat'' sesiyle sıçrayarakuyandım.Odaya giren,kolları ve bacakları olmayan beyefendinineşiydi.Pırıl pırıl başörtüsü,elinde kendi yaptığı boncuktakılarla,beni korkutmuş olmanın üzüntü ve şaşkınlığıyla banabakıyordu.Yatağımda doğrulup ''gelsenize'' diyebildim.Kadıncağızmahçup bir şekilde özürler dileyerek başucumdaki koltuğaoturdu.Elindeki boncukları satmak için gelmişti besbelli.Bir taraftanboncukları inceliyor,bir taraftanda isyan halinde olmanınpsikolojisiyle kadına ''ne zor değilmi?'' onun için de senin için dediyordum.Başladım isyan dolu bir yığın şey söylemeye..Birden kadınayağa kalktı ve gözlerimin içine baktı.Dediki;''yanılıyorsun,biz hiçte acınacak durumda değiliz..''Allah'ıma şükür eşim yaşıyor vebaşımda.''.O şimdi kolları ve bacakları olmayan adam bir zamanlar benidünyanın en mutlu kadını yaptı ve 2 evlat verdi.Yattığı yerden halabize o bakıyor..Ayrıca bir ara gelip sohbet et eşimle,öylekeyifli,öyle neşeli bir adamdır ki,hala yattığı yerden beni çokgüldürebiliyor.Kızlarımızı kontrol ediyor.''Allah onu başımızdan eksiketmesin'' ben herşeyi yapmaya razıyım.''O BENİM KOCAM'' dedi.. Ne diyeceğimi bilememiştim...Donakaldım.Beklediğim cevap budeğildi.Onunda isyan etmesinibekliyor,kendime yandaşarıyordum.Dolayısıyla kendimi Allah'a karşı haklı hissedecektim.Yılınbilmem kaç ayını hastane odasında türlü zorluklarla geçiren,kocasınınayak ucunda yatan,bu arada maddi zorluklar sebebiyle boncuk yapıpsatmaya çalışan,kimbilir ne şartlar altında evlatlarını okutmayaçalışan ve en önemlisi hiçbir işini kendisi yapamayan bir adama bebekgibi bakmak zorunda olan kadıncağız (gerçi o bir hanımefendi) halineşükrediyor,herşeyden kendine mutluluk payı çıkartıyordu.O kadarutanmıştım ki...Yüksek sesle ağlamak için kadının gitmesinibekleyemedim. Kadıncağız gittikten sonra yatağımda doğrulup ellerimiaçtım.''Allah'ım bana böyle bir ders verdiğin için şükürler olsun''dedim.Meğer ne çok seviyormuş beni,daha fazla isyan etmemi istemedi vedaha fazla günaha girmemi...Tokat gibi anında dersimi verdi.''Seniseviyorum Allah'ım,affet beni'!!' diyerek epey bir süre ağladım. O günden sonra hiçbir zaman isyan etmedim.Beterin beteri vardırderler ya,öyleymiş. İnsanoğlu o kadar dirençliki..Sabretmek lazım..Hani ''her serde birhayır vardır'' derler ya,doğruymuş.İnsan isterse herşeyin altındankalkabiliyormuş,yeterki inançlarını,gücünü,sabrını ve yaşama sevgisiniyitirmesin..
Yanıtla Yönlendir

10 Ocak 2009 Cumartesi

Türkoğlu Türküz!

Kendilerinden özür dilenmesini bekleyen ermeniler ne çabuk unuttular.Osmanlı devletine karşı ruslarla,ingilizlerle anlaştıklarını..İşin enteresan kısmı bize kimse ''özür'' dileyin demiyor.Özür dilenmesini bekleyen içimizden birileri..(Ne kadar içimizden o tartışılır da..)Kendilerini aydınlar sınıfına koyan,tarihine,milletine,değerlerine sahip çıkmayan birkaç kendini bilmez... Bizim aydınlarımız diye geçinen bu tayfa ne yazıkki emperyalist güdümlü oyunlara maruz kalıyorlar.Kendi ülkelerinde kendi insanlarının gözlerinin içine bakarak ''sen katilsin sen soykırımcısın'' diye yakıştırmalar yapabiliyorlar.Bu fikrin provakatörlüğünüde üstleniyorlar.1915 olaylarını bizim aydınlarımızın gözüyle değilde diosporanun aydınları gibi davranıyorlar.Bu imzaları atan sözde aydın takımı bu davranışları ile Türk aydını olmaktan uzak emperyalist ayak oyunlarında kullanılan kuklalar (vatan haini) olarak Türk tarihine geçeceklerdir. Benim bir özürüm var evet;Türk halkını her fırsatta karalamaya çalışan birtakım dış güçlerin maşası olarak kullanılan bu şahısları aydın olarak kabul ettiğimiz için ..Şehitlerimizden ve Türk halkından özür diliyorum. Türk milleti tarihinde böyle bir hakarete uğramamıştır.Bizler Türk milleti olarak ermenilerin ingiliz ve fransız elbiseleri giyerek yaptıkları katliamları unutmadık.Unutmadık ama unutmadık diye de hain oyunlar,planlar yapmadık. ''Gasp ettiğimiz toprakları geri verelim''gibi bir düşünceye sahip olan vatan hainidir.Biz bu vatanı korumak adına binlerce şehit verdik.Türk milleti kökü kökeni belli tarihte şerefli bir geçmişi olan millettir.Bizler ne ermeni ne de başka bir milletiz.Türk oğlu türküz.Gerçekten suçlu olduğumuz konularda da kimseden bir itekleme beklemeden özür dileyecek kadar da erdemliyiz.Ortada bir suç yoktur,o halde özür dilemek nasıl bir dengesizliktir?İçimizdeki özürcü ''ahlak özürlüleri'' nin başlattığı özür kampanyasını şiddetle kınıyoruz. İnternet korsanlarının şimdiye kadar yaptığı en iyi şey olarak algılıyoruz bu siteyi kapatmalarını ve teşekkür ediyoruz. Bu asil kökeni kimse mahvetmeye,ezmeye,küçük düşürmeye çalışmasın,başaramazlar! Herkes Türk olamaz!Türk olunmaz,Türk doğulur!Bir ayrıcalıktır Türk olmak! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...

hamdolsunkı (!) Açız!

Ekonomik krizin ülkemizi teğet geçtiği bu günlerde haberlerde izlediğimiz 100 gram kıyma ile 10 çeşit yemek yapabilen güzel yurdumun maharetli kadınları daha ne ekonomik krizler atlatır kimbilir? YTL den TL ye geçişle boyutları da küçültülerek cüzdanlarımıza giren paralar aslında içler acısı halimizin gizli bi yansıması gibi .Memura yapılan komik zamlar,zam isteme diye işsizlikle tehdit edilen işlerin endişelerinin somut bir örneği adeta. Zaten her yıl açıklanan açlık sınırının altında gelirle yaşamayı bir şekilde başaran toplumumuzun teğet(!) geçtiği iddia edilen eonomik krizle savaşını takdir etmemek mümkün değil.Ayrıca takdire şayan başka bir konu da akşam evine ekmek götürebilmek için zaten yediği bir öğünden de vazgeçen ailelerin ekonomik kriz bize hiç uğramadı yorumlarına gösterdikleri inanılmaz sabırdır. Hamdolsun ki açız... Şimdi şöyle bir bakıyorum çevreme ve hamdolsun diyebilecek birşeyler arıyorum. Ve gördüklerim: Hamdolsun ki açız !Hamdolsun ki işçiler çıkarıyoruz (zaten olan tek ekmeklerini de alıyoruz)Hamdolsun ki küçük esnafı bitirdik işyerlerini kapatıyoruz ,büyükleri de küçültmek için uğraşıyoruz.Hamdolsun ki dünyayı etkileyen bu kriz bizi teğet geçmedi.Hamdolsun Avrupa Birliğine de giremiyoruz.Hamdolsun ki kriz var diyebiliyoruz.(açlığımıza sonunda bir sıfat(!) bulabildik ). Bizlerde vatandaş olarak çok nankör insanlarız aslında bu kadar çok şükredecek hamd edecek şeyimiz varken kalkıp bide eleştirme hakkı bulabiliyoruz kendimizde bre ne densizliktir bu yoksa nedensizlik sonucu mudur? Bu kadar kötü şeyin yanında iyi bi gelişme de var tabi ki hükümetimiz tarafından desteklenen ve önerilen bir durumuz da söz konusu.Her aile en az 3 çocuk yapmalı diye öneriliyor. Bence doğru bir öneri ;tebrik ediyoruz. (yoksa ilerde açlıktan ölecek yeni nesilimizde olmayacak).. bol bereketle kalın :) Yanıtla Tümünü yanıtla

6 Ocak 2009 Salı