Translate

15 Şubat 2009 Pazar

TSK Güven mi tazeliyor?

TSK Güven mi tazeliyor? Genelkurmay başkanlığından yapılan açıklamada,Tük Silahlı Kuvvetlerinin, bir kurum olarak,yasadışı faaliyetlerde bulunan kişi ve kurumlarla hiç bir ilişisinin olamayacagını belirterek''Yargının kısır tartışmalar içine çekilmesinden çok büyük rahatsızlık duymaktayız. Yargı üzerinde şüpheler yaratılması Türk adaletine karşı yapılacak en büyük kötülük tür'' denıldı. Son zamalardaki ergenekon olayları yüzünden hepimizin TSK yaolan güveninde incinmeler oluştu.. Eğer AB ye girmek istiyorsanız askeri, sivil kontrol altına almanız gerekiyor, deniliyor..TSK nın ülke yönetme arzusu olmadığını düşünüyorum. Amaçları anayasanın giriş maddelerinde belirtilmiş durumlarıyla ne pahasına olursa olsun Cumhuriyeti korumak kararlılığını sürdürmektir. Bu durumda son zamanlardaki Ergenekon olayları na,ordu mensubu bir cok ısmin karısmış olması, hepimizin ordumuza olan bakış açımızda değişikliklere sebep olmuştur. Genelkurmayın, son günlerdeki kendi içlerinde araştırmalar yapmaya başlaması( kaldıkı Ergenekon olayları epey uzun zaandır gündemimizde ve bir çok ordu mensubu nun da ismi geçiyor), çıkcası,şimdiye kadar neredeydiniz?,daha önce araştırmalarınızı yapmadınızmı?gibi soruları gündeme getiriyor. Dünyadaki en iyi otokontrol yapılan bir kurumun (kaldıkı bu kurum Türkiyemizin tek güvencesidir) böylesine önemli durumlardan haberdar olmaması ilginçtir. TSK Türk milletinin en güvendiği ve disiplinine, otoritesine inandığı tek güvencesidir. Dolayısıyla kendi içlerindeki kargaşanın basına yansıması ve bir çok ordu mensubu ismin bu olayların içinde olması hepimizde bir güven eksikliğine yol acmıstır.Bütün dünyanın çekindii 700.000 kişilik bir orduya sahibiz. Cumhuriyetimizi emanet ettiğimiz.. Böyle milli duygularla coşan bu milletin içi acımıştır. Genelkurmayın son günlerdeki açıklamaları içimize su serpti..Güven tazelemeye çalıştıklarını düşünüyorum kendi adıma..Dileğim öyle olsun. Dünyaya karşı tek kalkanımız olan TSK ya güvenimizi yitirmek istemiyoruz.

7 Şubat 2009 Cumartesi

Gay ' ler size ne yaptı?

Allahtan tarafsız ve yazarına müdahele edilmeyen bir gazetede yazıyorum da, yazdıklarımın hem arkasında durabiliyor hemde cevap hakkımı kulanıyorum. Geçen hafta yazmış oldugum '' gay başkan''başlıklı yazıma gelen iyi ve kötü tepkilerden dolayı bir açıklama yapmak gereği duydum. Öncelikle insan ayırımı yapmayan, hümanist, insanları özel tercihlerine göre sınıflandırmayan kısacası''iyi eleştirilerde'' bulunan arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler ediyorum.
Diğer eleştirilerde bulunan arkadaşlarıma da birkaç soru sormak istiyorum.
Soruyorum; Gay ler size ne yaptı?İnsanların kişiklerini,mesleklerini,konumlarını cinsel tercihleri mi belirliyor?Kadına zorla sahip olmaya çalışan,tek eşli yaşayamayan,hak,hukuk,adalet sistemini tanımayan"sözde" değerleri olan,takım elbiselerin içine saklanmış"delikanlı"(!) geçinen insanlar daha mı onurlu?
İnsanları yargılamak en kolay yaptığımız eylemdir.Bizler,kazanmak,topluma kazandırmak ve yararlı hale getirebilmek için ugraşmak yerine en kolay oalnını yani dışlamayı tercih ediyoruz.Bizlerin bu yaptığı insanlık suçu değil midir?
Madolyonun bir de diğer yüzünden bakalım.Bu işi sadece maddi kazanç elde etmek için yapanlar yok mu.Hemde çok var.Fakat çaresiz naçar kalmış bir yığın kadınımız da var.Bilgisi,yeteneği,eğitimi olamayan her türlü zorluklarla baş edebilmek adına bedeninden vazgeçen...yapacak hiç birşeyi olmayan.Yaşamının ve ailesinin nafakasını elde edebilmek için büyük bedeller ödeyen.Allah hepsinin yar,yardımcısı olsun...olsun diyoruz da erkeğin naçar kalabileceğini neden düşünmüyoruz.Hani "erkek yaparsa elinin kiri,kadın yaparsa elinin körü"ydü.Erkek kadına karşı yaptığı her kötü eyleminde toplumumuz hak verecek bir taraf aramıyor mu?
Kadının düştüğü duruma düşen,o kadar erkek var ki.Benim ki yapılan yaşanılan şeylere hak vermek veya normal karşılamak değil.Sadece yaşanılan hayatların hangi şartlarda oralara geldiğini bilmeden insanları yargılamaya kalkmamak.Eğer düzeltilebilecek şeyler varsa da bir nebze katkıda bulunmak.
Tabi ki Türk-müslüman olan bir toplumda örnek gösterilebilecek kurallar değil bunlar ama...Güzel yurdun da güzel insanlığımıza yakışmayacak o kadar çirkin hayatlar göz önünde yaşanıyor ve örnek oluyor ki;gay lerin yaşamlarına gelene kadar çözülmesi gereken bir çok sorunumuz var.Kaldı ki fiziksel olarak bilimin bile kabul ettiği onayladığı bazı gerçekler varsa da insanların tercihlerine saygı göstermek gerektiğini düşünüyorum.
Ben herkesin görüşlerine saygı duyuyorum ama,kimsenin benim ve çevremdekilerin başına gelmez diye düşünmemesi gereken bir durum bu.Ve ben topluma kazandırmayı becerebilirsek bir çok gay arkadaşım güzel yurdumda çok yararlı işler yapabileceğine inanıyorum..

1 Şubat 2009 Pazar

GAY BAŞKAN!!!..

Gay Başkan !
Belediye seçimlerinin yaklaştığı son günlerde seçeceğimiz insanların, “doğru karar verebilmek adına” her yönlerini araştırıyoruz.

(Hoş biz hala belediye seçimlerinde partiye değil, hizmet verebilecek şahıslara oy vermemiz gerektiğini bile bilmiyoruz.) İsmi lazım değil bir ilde gay bir arkadaşım, belediye başkanlığı seçimlerinde aday olmaya karar verdi.. Kendisini çok iyi tanıdığım, her türlü bilgisine, yeteneklerine, zekasına, prensiplerine hayran olduğum için çok da sevindim.. Fakat gelin görün ki, adamın cinsel tercihi onun kariyer yapmasına, memleketine, milletine hizmet vermeye çalışmasına engel oldu.. O kadar tepki aldı ki geri adım atmak zorunda kaldı.. Ön yargılı davrandığımız bu insanların gelecekteki yararlarını görememekte direniyoruz.. AB’ye girmeye çalıştığımız, dünyanın gözünde çağdaş(!) bir imaj yaratmak için türlü oyunlara başvurduğumuz şu günlerde, bir insanın sadece cinsel tercihleri (ayrıca bu doğanın kanununa aykırı olan bir durum da değil) yüzünden, eğitimini, bilgisini, yeteneklerini, görgüsünü kullanmasına, vatanına ve milletine yararlı işler yapmasına engel olmaya çalışarak bence bir insanlık suçu işliyoruz..İsveç Karolinska Enstitüsü’nde yapılan gay-lezbiyen çalışması sonucunda, eşcinsellerin beyin yapılarının diğer hemcinslerinden farklılığı röntgenle kanıtlandı.. İşin ilginç ve önemli yanı, bu oluşumun daha anne karnında başlamış olmasıydı.. Anne karnındaki bir bebeğin tercihlerini eleştiremeyiz öyle değil mi?Dolayısıyla bilimsel olarak kanıtlanmış, insanın yaradılış özelliği olan bu duruma hangimizin eleştiri hakkı var? Ve ne hakla o insanların geleceklerini çalabiliyor, dışlayabiliyor, yeteneklerini köreltebiliyoruz? Neden biliyor musunuz? Kendi içimizde bastırmak zorunda kaldığımız duyguların karşısında, onların tercihlerinin arkasında durmalarını, cesaretlerini hazmedemiyoruz..Bırakmıyoruz ki yararlı olsunlar.. Onlara sınırlı bir yaşam sunuyoruz. İş alanlarını mesleklerini bile biz belirliyoruz..Haa! Şöyle de bir durum var! Bu insanlar sahneye çıktığında ayakta alkışlıyoruz,(bizi eğlendirirken iyi, ama başkanımız olursa kötü)Eğer modacıysa, güzel sanatlarla ilgileniyor ve dünyada bizi iyi temsil ediyorsa, bir şeyler üretiyorsa tamam.. Ama zekalarını memleketin yararına kullanmalarına saygın duruma gelmelerine asla tahammülümüz yok.. Biz bu Türkiye’de din değiştirmiş değerlerinden vazgeçmiş insanlara bile böyle davranmadık.. Bu ne yaman çelişki ve nasıl bir yargılamadır? Oysa o insanlar bu dışlananın verdiği eziklikle 1-0 yenik başlıyorlar hayata ve o açığı kapatabilme psikolojisiyle daha çok donatıyorlar kendilerini.. Eğitimleriyle bilgileriyle.. Bizler de fark etmemek için hala direniyoruz..Bu Türkiye ne takım elbiseli(!) belediye başkanları gördü!.. Hiç bir değer yargıları olmayan, kendinden başka kimseye faydası dokunmayan, eğitimsiz, görgüsüz.. Takım elbisenin içine saklanmış ne soytarı belediye başkanları gördü bu güzel yurdum..Devir artık hizmet vereceklerin devri olmalı..Adamların tercihleriyle, partileriyle, eşlerinin başlarındaki örtüyle uğraşacağımıza nasıl düzeliriz daha iyi duruma gelebiliriz diye bakmak lazım.. Başımıza hizmet verebilecek insanları getirelim.Sevgiyle ve birlikle kalın.